15 Kasım 2011 Salı

alpaslan hakkında kitap

Yazar: Erol Abasız 
Yayınevi: Nesil Yayınları 


26 Ağustos 1071, Cuma günü. Malazgirt Meydanı'nda Selçukiu ordusu cuma namazını kılmış, savaş nizamı almış, hücum emrini bekliyordu. Sultan Alparslan savaş elbisesinin üzerine beyaz bir elbise giydi, kılıcını kuşandı, tirkeşini ve yayını aldı. Atının kuyruğunu bağladı. Yerinde duramayan kıvrak atına binerek tok ve gür sesiyle ordusuna seslendi: "Ey mücahitler! Düşman ne kadar çok görünürse görünsün! Biz onlardan daha güçlüyüz. Çünkü biz Allah'a inanıyoruz. Savaş başlar başlamaz Cenab-ı Hak bize mücahit melekleriyle yardım edecektir. İslam âleminin bütün camilerinde bizim zaferimiz için dua edilen şu saatlerde kendimi düşman üzerine atacağım. Ya şehit olurum ya gazi... Şehit olursam beni şehit olduğum yere gömünüz. Üzerimdeki bu beyaz elbise kefenim olsun." Askerler hep bir ağızdan: "Seninle beraberiz sultanım! Öl dediğin yerde ölmeye hazırız..." diye bağrıştılar. Sultan Alparslan atından inip toprak üzerine secde etti. Doğrulup duaya başladı: 'Ya Rabbi! Sana tevekkül ettim. Hazreti Peygamberimiz aşkına bize yardım et! Fikrimizle fiilimiz bir değilse bizi helak et!" Ve nihayet doğrulup ordusunun önüne geçti: "Gazanız mübarek ola yiğitlerim! Hücuuum!" Bir anda Malazgirt Meydanı tekbir sedalarıyla doldu. Ortalık toza, dumana ve kana bulandı. Alparslan ve ordusu kendisinden kat kat üstün düşmana karşı eşsiz bir mücadele verdi. Ve Malazgirt'te büyük bir zafer kazandı. Bundan sonra Anadolu Müslüman Türk'e yurt oldu. Bu çalışma Alparslan'ın Malazgirt Zaferi'ni anlatan sürükleyici ve aksiyon dolu bir çizgi roman

Sultan Alparslan sadece dokuz yıl süren hakanlığı süresince bugünün orta büyüklükteki devletlerinden onlarca devletin toprağı büyüklüğünde toprak fethetmiştir.

Fethettiği topraklarda dini, ırkı ne olursa olsun herkes emniyet, sevgi ve mutluluk içinde yaşamıştır. İlim tarihi onun zamanındaki buluşları kaydederek göğsünü kabartmaktadır.

Malazgirt Zaferi’nde baş düşmanı Romenos Diogenes’i esir etmiştir. Ancak esirine misafir muamelesi yapmış, sonra da onu affetmiştir. Bu hadiseyi Batılı insanın mantığının kabul etmesi mümkün değildir.

Alparslan gibi bir şahsiyeti tam olarak anlatmak elbette mümkün değildir. Onları gibi şahsiyetleri acizane yazmaya çalışan kalemler ancak şeref duyarlar. Şu dörtlük meseleyi ne güzel anlatmaktadır.

"Ömrü boşa geçenden geriye ne kalır ki?...

Erlerden yiğitlerden nice bir nişan kalır

Güzel atalarımız sözü de güzel demiş

At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder